santi (şimdiye kadar 156 posta) | |
Musa Büyük
“Ben savunma ya da ofans arasında bir tercih yapmıyorum. Modern futbolda artık defans oyuncusu da ataklara katılmalı. Bunun için gereken tabii ki fizik-kondisyon”
“Bana en çok katkısı olan Aykut Kocaman olmuştur. Aykut Hoca’dan futbol adına çok şeyler öğrendim. Şimdiki oyunuma olan etkisi büyüktür”
“Aykut Kocaman benim oyun stilimi eski İtalyan futbolcu Attilio Lombardo’ya benzetirdi. O yüzden bana da “Lombardo Musa” derdi.”
“Geçmişten günümüze artan yabancı futbolcu kontenjanı futbolcu yetiştirmemize sekte vurmaya başladı bile. 6 yabancı oynatma hakkınız var. Peki yerli futbolcu nerede oynayacak?”
Değişik mevkilere kolayca adapte olabilmesiyle “Joker futbolcu” ünvanını kolayca sırtına geçiren Musa Büyük, en sonunda Trabzonspor saflarına katıldı. Kısa süre sonra ilk 11’in değişmez isimleri arasında giren çok yönlü futbolcuyla Trabzonspor ve Türk futbolunun temel sorunları üzerine bir röportaj yaptık.
Geçmişte İstanbulspor’da oynuyorken Trabzonspor’a transferin gündeme gelmiş ancak sen Ankaraspor’a transfer olmuştun. Bu transferde senin tercih hakkını Ankara ekibinden yana kullanmak oldukça speküle edildi. Sen ne dersin bu konuyla ilgili?
- Kesinlikle benim tercihim değildi. Tamamen kulüpler arasındaki anlaşmaya bağlı olarak gerçekleşen bir transferdi. O dönemde Trabzonspor’da bana transfer önerisinde bulunmuştu ve şartlarda anlaşmıştık. Sonraki aşama bonservis bedeliyle ilgiliydi. Bu noktada Trabzonspor’la İstanbulspor arasında uzlaşma sağlanamadı ve Ankaraspor devreye girdi. İstanbulspor’da daha fazla para kazanacağı için beni Ankaraspor’a satmayı uygun gördü. Kulübün mali durumu iyi değildi ve paraya ciddi anlamda ihtiyacı vardı. O yüzden transfer böyle gerçekleşti.
Yakın geçmişte oynadığın takımlar İstanbulspor ve Ankaraspor yoğun seyirci potansiyeline sahip olmayan takımlardı. Oysa şimdi 22 yıldır şampiyonluğa hasret bir takımın seyircileri önünde oynuyorsun. Alışkın olmadığın bu durum seni zorluyor?
- Hep misafir takım pozisyonundaydık! (Gülüyor). Pek de zorladığı söylenemez. Bizler de heyecanlıyız ve başarıya aç olan futbolcularız. Taraftarların bu şekilde olması bizi kamçılıyor ve daha sahada daha istekli oynuyoruz. Onların bu kadar hevesli ve ateşli olması bizim için de güzel bir durum. Ben taraftarın bizi olumsuz yönde baskı altına aldığını düşünmüyorum. Sadece sezon başında gösterdiğimiz kötü mücadeleden ötürü bize tepkileri vardı. İyi olduğumuz zaman bizi desteklemeleri ne kadar normalse, kötü olduğumuz zaman da memnuniyetsizliklerini belli etmeleri o kadar doğal. Yükselişte olduğumuz, vasat oynadığımız hatta kötü gittiğimiz dönemler hep olacaktır. Önemli olan bu dönemlerde hep beraber olup bu sorunları kısa dönemde atlatabilmek, bunlara göğüs gerebilmek.
Takım sezona biraz sancılı bir giriş yaptı ancak şimdi başarılı bir toparlanma dönemi geçiriyor. Takım tekrar zirve ortakları arasına girdi. Sen ne dersin bu konuda?
- Biz kulübe sonradan dahil olduğumuz için sezon öncesi hazırlık kampında takım arkadaşlarımızla birlikte olamadık. Orada yapılan idman şekillerinden tam anlamıyla haberdar değildik ve zaten Lazaroni’yle de fazla çalışma imkanımız olmadı. Sonradan teknik direktörlüğe getirilen Ziya Doğan, takımın düzelme sürecinde büyük rol oynadı. Takımı bir arada tutup, Trabzon’un ruhuna ve Trabzonspor taraftarına uygun bir sistem getirdi. Takımımız bu sistemi benimsedi ver her geçen gün daha iyiye gidiyoruz. Kendi yaptığımız küçük hatalar olmasa çok daha üst sıralarda yer alabilirdik. Hocamızın getirdiği prensipler ve sistem çıkışımızın anahtarı durumunda. Ziya Doğan öncesinde takımda sanki büyük bir birliktelik yoktu ancak o gelince herkes birbirine sahip çıkmaya başladı.
Kendi performansını nasıl değerlendiriyorsun?
- Aslında 5-6 maçtır düzenli ilk 11’de yer alıyorum. Henüz kendi performansımı yeterli görmüyorum çünkü daha iyisini yapabileceğimi düşünüyorum. Formumu artırmak için de idmanlarda daha yoğun bir şekilde çalışıyorum. Ciğer kapasitemi geliştirip hem idmanlarda hem de maçlarda çok daha sıkı çalışma imkanı bulacağım. Eski kulüplerimdeki futbol seviyeme erişmek istiyorum.
İdman yapmayı seviyor musun?
- Evet. İdman yapmayı her futbolcu sever aslında. Futbolcunun sahada üretken olması gerekir. Bunu başarıyla yapabilmek için de çalışmak gerekli. Çalışmadan bunu başarmanız mümkün değil.
Teknik adam ve futbolcular arasında bir anket yapılmış ve şu soru sorulmuş: “Türk futbolcusu idman sever mi?” Futbolcuların Yüzde 66’sı, teknik direktörlerin de Yüzde 80’i hayır demiş. Bu sonucu nasıl yorumlarsın?
- Futbolcunun idman sevip sevmemesi doğal olarak kişiden kişiye değişir. Sahada başarıya giden yol antrenmandan geçer. Futbolcu çalışmadan başarılı olamaz. Bence futbolcular idman yapmaktan çok kampları sevmezler. Hep aynı yere odaklanmak insanı sıkıyor. Esasen bu idman sevmemek meselesi “Hem ağlarım, hem giderim” lafına benziyor. Antrenman yapmayı sevmeyip de ondan kaçan veya kaçmayı başarabilen bir futbolcu görmedim.
Sezon başından beri teknik direktörler seni farklı yerlerde kullandılar. Bir sağdasın, bir solda. Bu durumdan sıkıntı duyuyor musun? İdeal bir pozisyonda olmak mı isterdin, yoksa çok yönlü olmak seni daha güçlü mü kılıyor?
- Ben savunma ya da ofans arasında bir tercih yapmıyorum. Modern futbolda artık defans oyuncusu da ataklara katılmalı. Bunun için gereken tabii ki fizik-kondisyon. Hangi bölgede oynadığım da benim için fazlaca önem taşımıyor. Çünkü hedefleri olan bir takımda oynuyorsunuz ve onu başarıya götürmek için üstlendiğiniz görevi yerine getirmelisiniz. Trabzonspor’da benim oyun stilim biraz değişti. Eskiden daha ileriye dönük olarak oynuyordum, sağ kanatta bekin önündeydim. Oysa şimdi daha defansif bir rol üstleniyorum.
Oynamayı en çok sevdiğin yer neresi?
- Ben en çok orta sahanın sağ kulvarında oynamayı seviyorum.
Çalışkanlığın ve sahip olduğun özgüvenle ön plana çıkıyorsun. Bir futbolcu olarak kendinde en beğendiğin ve beğenmediğin özelliğin ne?
- Bu soruyu ben yanıtlamasam daha iyi çünkü bir kişinin özelliklerini kendisinden değil de dışarıdan nasıl algılandığı önemli bence. İnsan kendisini anlatırken çok iyiyim demek istemez, kötüyüm de demez.
Bugüne kadar çalıştığın teknik direktörler arasında seni en çok etkileyen kimdi? Çıkış yaptığın dönemde İstanbulspor’da Aykut Kocaman çalışıyordu.
- Bana en çok katkısı olan Aykut Kocaman olmuştur. Aykut Hoca’dan futbol adına çok şeyler öğrendim. Şimdiki oyunuma olan etkisi büyüktür. Hem kaliteli bir insan hem de futbol anlayışı oldukça iyi. Yaptırdığı antrenmanlar çok hoşuma gidiyordu.
Ziya Hoca’nın gelişi takımı nasıl değiştirdi? Aranızdaki iletişim nasıl?
- Ben Ziya Hoca’yla ilk kez çalışıyorum. Kendisi çok hırslı ve istekli bir insan. Bu karakterini oyuncularına da yansıtıyor. Bu da güzel bir şey çünkü hocanız sizi destekliyorsa siz bir yerine üç yapmak istiyorsunuz.
Osasuna’ya iki maçta da yenilmememize rağmen UEFA Kupası’ndan elendik. Bu siz oyuncular üzerinde nasıl bir etki yarattı?
- Hepimiz Avrupa’da başarı elde etmek, UEFA Kupası’nda grup aşamasına kalmak istiyorduk. Takımda bu potansiyel vardı. Ancak, Osasuna da gerçekten güçlü bir takımdı. İstediğimizi yapamadığımız için üzüntülüyüz fakat bu üzüntünün bize artık etki edeceğini düşünmüyorum.
Kupalardan elenen takımların lige daha iyi konsantre olması söz konusu oluyor. Bu Trabzonspor için de geçerli olacak mı?
- Bence üç cepheden iki cepheye düşmek fazlaca önem taşımıyor. Her maça aynı şekilde konsantre olmayı başarmalısınız. Örneğin, Avrupa Kupası maçı dönüşü yapacağınız lig maçı ardından ertesi hafta içi Türkiye Kupası maçı yapabilecek bir fikstürünüz olabilir. Bu durumda her bir maç için kendinizi en iyi şekilde, rakibi küçümsemeden motive etmelisiniz. Bundan sonraki maçlarda başarı sağlamamızın anahtarı fizik gücümüzü artırmak ve her maça eşit şekilde iyi konsantre olmak. Ben fizik güçle konsantrasyon arasında ciddi bir ilişki olduğuna inanıyorum.
Türk futbolcusunun Çarşamba-Pazar maç yapma temposuna yetecek fizik gücünde olduğuna inanıyor musun?
- Herkes yorgunluktan bahsediyor ama eğer sezon başında daha üst bir fizik güç seviyesi yakalarsanız belki de üst üste oynanan zorluk seviyesi yüksek maçlardan sonra yaptığınız karşılaşmalarda daha zinde olabilirsiniz. Vücudun direncini düşüren psikolojik faktörleri de burada hesaba katmamız gerek. Türk futbolcusu da kendinde haftada iki maçı kaldıracak gücü göremeyince daha fazla çalışacak.
Bu mesleği seçerken kendine koyduğun hedeflerin kaçta kaçına ulaşabildin?
- Futbolcunun hedefi hiçbir zaman bitmez. Hedefi biten futbolcu durma noktasına gelir, başarı yakalayamaz. Ben de Trabzonspor’a gelerek hedeflerimi bitirmedim. Çok daha farklı şeyler hedefliyorum. Bunu hep birlikte göreceğiz, şimdiden söylemek istemiyorum.
3 kez A2 Milli Takım forması giydin ama henüz A Milli olamadın. Bu içinde bir ukde kalmasına sebep oldu mu?
- Milli Takım’da oynamak kim istemez ki? Herkes ülkesini temsil etme heyecanına erişmek ister. Trabzonspor’da takımsal başarıyı yakaladığım zaman benim de milli olma şansım artacaktır. Trabzonspor’dan 2-3 değil, 5-6 futbolcu Milli Takım’a gidecektir.
Anadolu takımlarında oynarken Milli Takım’a seçilmek çok mu zor?
- Çok zor. Mesela, Trabzonspor büyük bir camia. Burada arka arkaya sergilediğiniz iyi performanslardan sonra size her türlü kapı açılabilir. Ama orta sıralarda oynayan bir takımda olup de ligdeki 34 maçın tamamında da iyi oynasanız kimsenin dikkatini çekmez. Sadece büyük takımlarla oynanan maçlarda göze batarsınız. Takımınızla ilgili görüntüler sadece 1-2 dakikadan ibaret oluyor.
Yabancı futbolcu sayısının Türk futboluna zarar verecek bir sayıda olduğuna inanıyor musun?
- Geçmişten günümüze artan yabancı futbolcu kontenjanı futbolcu yetiştirmemize sekte vurmaya başladı bile. 6 yabancı oynatma hakkınız var. Peki yerli futbolcu nerede oynayacak? Ondan sonra da futbolcu yetişmiyor denir tabii ki. Ayrıca, Türkiye’ye gelen yabancıların çok kaliteli olduğunu düşünmüyorum. İstisnalar olacaktır ancak çoğu yabancı futbolcudan daha iyi yerli futbolcularımız bulunuyor. Türk futbolcusunun üzerine düşülmüyor, tercih yabancıdan yana kullanılıyor. Yabancı sayısının yıllar içinde artmış olması artık Türk futbolunu geriye götürmeye başladı. 80 milyon nüfusu olan bir ülkede Milli Takım’a bile oyuncu bulamıyor ve yabancı bir futbolcuyu oraya alıyorsanız, el atılması gereken ciddi bir sorunla karşı karşıyasınız demektir. Ya futbolcuları teşvik edemiyorsunuz ya da var olanlarını bu şekilde kararlar alarak küstürüyorsunuz.
Türkiye ne zaman dört büyük takım dışında bir şampiyon çıkartabilir?
- Şu anda pek mümkün gözükmüyor. İçinde bulunduğumuz dönemde büyük kulüplerin bile maddi sıkıntılarının olduğunu düşünürsek, küçük kulüplerin de gerek camia yapısı gerekse ekonomik imkanlar olarak buna hazır olduğunu pek zannetmiyorum.
Medyada kendinle ilgili yer alan eleştirileri okur musun?
- Eleştirileri dikkate almak gerekiyor. Sonuçta bir eksiğiniz vardır, eleştirilere kulak asıp bunları gelecek maçlarda kapatmaya çalışırsınız. Onlar yanlış biliyor, ben bildiğimi yaparım derseniz sonra başka hatalarınız da ortaya çıkabilir. Ben basını takip etmiyorum bu konuda. Benim asıl muhatabım hocamdır ve onun benimle ilgili görüşleridir. Ben bunları dikkate alırım. Dışarıdaki insanların ne dediği çok da önemli değil.
Örnek aldığın veya stilinizin benzediği bir futbolcu var mı?
- Örnek aldığım bir futbolcu yok. Her oyuncunun kendine has bir stili olduğunu düşünüyorum.
Futboldan arta kalan vaktini nasıl geçirirsin?
- Kitap okumayı severim, evde ve sinemada film izlerim. En büyük zevkim yağmurlu havalarda araba kullanmak. Bunu da Trabzon’da bol bol yapabilirim diye düşünüyorum. İzin günlerinde deniz kenarında ve ormanlık alanda kahvaltı etmekten hoşlanırım.
Musa Büyük kendisini birkaç kelimeyle nasıl tanımlar, nasıl bir karaktere sahiptir?
- Gürültüyü ve kalabalığı sevmem. Çok konuşkan bir insan değilim. İnsan ilişkilerim iyidir. Kendi kendime kalmayı da severim. Gezmeyi tozmayı fazla sevmem. Eğlence düşkünü değilim.
Lombardo Musa diye bir lakabının olduğunu duyduk doğru mu? Kim taktı san bu lakabı?
- Nerden öğrendiniz?(Gülüyor) Bunu ilk defa Aykut Hoca söylemişti bana. Lombardo lakabım sayılmaz sadece Aykut Kocaman stilimi ona benzettiği için beni o şekilde çağırıyordu.
|